11 Haziran 2009 Perşembe

1 mayis -ece temelkuran

SEHRIN ASIL SAHIPLERI TAKSIMDE-


nasıl bir emekçi istiyorlar? sabah kalksın, namazını kılsın, işine
gitsin. çalışsın, çalışsın, çalışsın... sonra akşam namazını kılsın;
televizyonda ilahi konseri, dini sohbet programı izlesin yatsın, sabah
kalksın, namazını kılsın, işine gitsin, çalışsın, çalışsın,
çalışsın... hafta sonu olunca, çoluk çombalak şehir merkezine insin,
belediyesinin aldığı lalelere baksın, baksın, baksın. evine dönsün,
futbol maçını izlesin, namazını kılsın, sabah kalksın, çalışsın,
çalışsın, çalışsın...

ebelek gübelek padişah
padişahı kendi parasıyla gazete filan alınca, kıdem tazminatlarını
kuşa döndürmeye karar verince, "geberinceye kadar çalışılacak" yasası
çıkarınca, "parası olmayan ölür gider, kalan sağlar bizimdir" şiarını
yükseltince alkış tutsun:

"padişahımız çok yaşa!"
padişahtan şüphe edenlerin "kabir azabı" çekeceğine inansın, üç karısı
olan adamların "dinen nasıl giyinmek makbuldür?" konfeksiyonundan
giyinsin, "faiz yemiyoruz, sizin paranızı yiyoruz" ekonomik ağına
dahil olsun, minnacık kız çocuklarının etek boylarına kafayı takan
psikopat din hocalarından nasıl yaşayacağını öğrensin, aç kalırsa
ezberlediği dua karşılığı ekmek yardımından uslu uslu yararlansın ve
"siz kokmuş ayaklarsınız" denince de ebelek gübelek, dili dışarıda
yine alkış tutsun:

"padişahım çok yaşa!"

modifiye insan
istedikleri gibi 'modifiye' edemedikleri emekçileri, yoksulları
şehirlerin dışına gönderiyorlar. güzel de bir isim buldular buna:
'kentsel dönüşüm projesi' insanları şehirlerin dışına gönderip şehir
merkezlerine lalelerini dikiyorlar. bol bol lale dikiyorlar.
yoksulları gönderip yoksulların paralarıyla aldıkları laleleri
dikiyorlar. bu, daha çok yakışıyor padişahlarının gül yüzüne, 'güzel
ahlakına'.

onlar, 1 mayıs 1977'de şehir merkezinden silahla külahla kovalanan
şehrin asıl sahiplerini kovalamaya devam ediyorlar. badem bıyıkları,
'güzel ahlakları', meclis'te linç partileri düzenleyen, meydanlarda
yoksulları, vurulmuş askerlerin annelerini azarlayan siyasi
kültürleriyle o gelenekten geliyorlar. hayatını emeğiyle kazanan
insanları, insanca yaşamak, soru sormak, haklarını savunmak, özgür
düşünmek, kendisi gibi olmak isteyen insanları kovalayıp duruyorlar.
hep onların peşindeler.

bellerine 'sünnet' diye taktıkları çakılarıyla ve sakız gibi
çiğnedikleri hadisleriyle hep onların peşindeler. kendilerine benzeyen
bir insan tipi imal ettiler, 'bozuk imalatların', 'imalat
standartlarına' uygun olmayan, adam gibi adamların peşindeler. onların
kokusunun padişaha 'ayak kokusu' gibi gelmesinin nedeni bu; onlar
'imalat standartlarına uygun' değiller.

şehrin belleği
şehrin bir belleği var oysa. şehrin merkezine dair bir bellek.
kalabalıkların şehrin merkezine diktiği bayrağı 1977'de kanlı bir
katliamla oradan çıkarmaya çalışanların murisleri, şimdi orayı boş
bırakmaya çalışıyorlar. o belleği boşaltmaya çalışıyorlar. şehrin asıl
sahipleri gelip o merkez noktaya yeniden bayraklarını dikmesin diye...
şehrin asıl sahipleri şehri padişahtan kurtarmasın diye... bu,
'kapatma davasına' filan benzemez. bu, yoksulların 'kapatma kararı';
avrupa'da dolaşıp yalan dolanla destek dilenciliği yaparak savuşturulamaz.

emeğin hukuku
1 mayıs'ta o bayrak oraya yeniden dikilecek. nasıl padişah bu
memleketin hukukunu hiçe sayıp daha çok zenginleşmek için kendi
hukukunu yaratıyorsa şehrin emekçileri de ekmeklerini onurlu
yiyebilmek için kendi hukuklarını yaratıp oraya, taksim'e
yürüyecekler. o zaman göreceğiz işte bu padişah kimden yana. yoksuldan
mı, zenginden mi? insandan mı yoksa 'tebaadan' mı? ezilenden mi yoksa
zalim muktedirden mi? demokrasiden mi, kendinden mi?

hayatını emeğiyle kazananlar ve özgür insanlar olmak isteyenler bu
sorunun cevabını vermek için 1 mayıs'ta orada olacaklar. çünkü şehrin
asıl sahibi onlar. onlar şehri geri alacaklar!


ECE TEMELKURAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BURCU SOYSEV- yazımı kışa çevirdin