4 Haziran 2009 Perşembe

bu dünya bir pencere

Bu dünya bir penceredir

İki yıl önce bir gazeteci arkadaşım diyordu ki: “Ya hu nesini ciddiye alıyorsun bu toplumun? Sol parti adını alanlar solcu değil, liberalim diyenler liberal değil. Tamamen şaşırmış bir ülke! Gerçek bildiğimizin çoğu yalan, yalan denilenler ise gerçek! İyisi mi boş ver!” Oysa boş vermek, bizim dönemde yetişenler için küfür gibi bir şeydi. Hiçbir şeye boş veremezdik biz.İlle bir misyonumuz olacaktı. Attığımız her adımda toplum yararını gözetecektik.Daha sonra post-modern dönemin çocukları, bizim bu bağımlılığımızdan kurtuldu. Onlar daha bireysel, daha özneldiler.Ama biz kaç yaşına gelirsek gelelim, dünyayı onların gözleriyle seyretmemize olanak yok.Bu bakımdan, hâlâ “boş veremiyoruz!”
***
Ama Dünya’yı uzaydan gözleyen astronotun söyledikleri de yabana atılır gibi değil.Yerküremiz bir toz bulutunun altındaymış; giderek de daha çok kirletiyormuşuz bu gezegeni.Yeşil alanların azaldığı uzaydan açıkça görülmekte imiş.
***
Ya biraz daha öteye giderseniz, Oradan Dünya da görülemiyor. Sadece bizim de ufak bir parçası olduğumuz Güneş Sistemi’ni seçebiliyorsunuz.Ya biraz daha uzaklaştığınız zaman ne oluyor?Milyonlarca galaksi arasında Güneş Sistemi o kadar minicik kalıyor ki, uçsuz bucaksız bir kumsaldaki kum tanesi haline dönüşüyor.Ya daha ötesi!Daha daha ötesi!
***
Mekân açısından böyle de, zaman boyutunda nasıl durum?Geceleri bazı yıldızlara baktığımız zaman, o yıldızın artık orada olmadığını, milyonlarca yıl önce gittiğini ama ışığının bize ancak ulaştığını biliyoruz.Işık milenyumları boyutunda Dünyamızın ömrü de bir su sineğininkinden fazla değil.Ya bizim hayatımız?
***
Zaman ve mekân açısından hiçbir önem taşımayan, hiçbir büyüklük ifade etmeyen ömürlerimizi anma da ciddiye alıyoruz ha!Sanki evren bizden soruluyor, sanki sonsuza dek yaşayacağız!NASA’da Güneş ve Mars projelerini yöneten arkadaşım Şeyh Dierre diyordu ki: “Dünya tarihinde insan soyu kısacık bir ana sığınıyor ve mutlaka ortadan kaybolacak.” Dünya da kaybolacak!Bu zaman ve mekân bilincine sahip olsak, yaşamamız için hiçbir sebep kalmazdı ortada ama hepimize ego denilen bir içgüdü verilmiş.Mantığımızla bunları düşünüyor ama yüreğimizle, hayat denilen kısacık ana dört elle sarılıyoruz.Sarılalım, sarılalım ama bu kadar fazla abartmanın da bir anlamı yok.Halk türküsünde denildiği gibi: “Bu dünya bir penceredir/Her gelen baktı geçti!” Biz de bakıp geçiyoruz.


Zülfü LİVANELİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BURCU SOYSEV- yazımı kışa çevirdin